Çocuklarda Sağlıklı Sınır Koymanın Yolları Nelerdir?
Anne babaların çoğu günlük yaşantının koşuşturması içerinde çocuklarının hayatını kolaylaştırma davranışları göstermektedir. Çocuğunuzun odasını toplamak, eşyalarını düzenlemek, çantasını taşımak, giysilerini giydirmek, yemeğini yiyebilir durumdayken yemeğini yedirmek, hatta ödevlerini dahi yapmak gibi davranışlar göstermektedir. Eminim ki ebeveynler bütün bunları çocuklarına yardım vermek olarak görerek bu yaptıklarının kendi sorumlulukları olarak düşünmektedirler. Birçok ebeveyn çocuklarının ileride sorumluluklarını bilen bireyler olmalarını istemektedir.
Bu makaledeki konumuz, çocuğunuzun yapması gerekenleri siz yaparsanız çocuğunuzda sorumluluk bilinci nasıl gelişecek ve siz ileride çocuğunuzun sorumluluklarını yerine getirmediğinde tutumunuz ne olacak ve bu durumu nasıl düzelteceksiniz.
Ebeveyn danışmanlığı almak için kliniğime gelen aileler de her zaman en önce çalıştığım konu çocuğa sağlıklı sınır koymakla ilgilidir,aslında yetişkin danışmanlığında da çoğunlukla sağlıklı sınır koyma konusunun etrafında problem yaşandığını gözlemlemekteyim.
Bu makalemde, sağlıklı sınır koyma nedir? Çocuğunuzun yaşına uygun olarak sağlıklı sınır koyma nasıl yapılmalı? Sağlıklı sınır koymak çocuğun hayatını nasıl etkilemektedir? Ebeveynler sağlıklı sınır koyarken nelere dikkat etmeli? Bu konudaki önerilerim neler?Gibi konulara yer vereceğim.
Ebeveyn olarak en önemli görev, çocuğunuzu bu günden geleceğe hazırlamaktır. Sözünü ettiğim bu görev sanıyorum her ebeveyn için tartışılmaz bir gerçektir.
Bir ebeveyn danışmasında dört yaşındaki çocuklarının altı ay süresince okula uyum sağlamada sorunlar yaşadığı ve artık okula kesinlikle gitme konusunda isteksiz olduğu konusunda problem yaşadığını ifade ettiler, çocuğun bütün gelişim aşamaları normal ve her hangi bir problemi yok fakat duygusal ve sosyal gelişimi açısından sorunlar yaşamaktadır. Tabi aklımıza 4 yaşındaki bir çocuğun duygusal ve sosyal gelişimi nasıldır? Sorusu geliyor.
Dört yaşındaki çocuğun Psiko-sosyal gelişiminde neler olur?
· Bir sorun oluştuğunda yardım ister, örneğin tuvaleti geldiğinde, su içmek istediğinde vb.,
· Başkaları için şarkı söylemek, dans etmek; her zaman ve her yerde bunu yapması.
· 20-30 dk tek başına kalarak vakit geçirmesi(yetişkin gözetiminde); evde kendi başına oyun oynaması vb.
· % 50 oranında yanlış davranış yaptığında özür dileme örneğin: kardeşine kazara zarar verdiğinde özür dilemesi vb.,
· 8-9 çocukla grupta sırasını bekleme örneğin ; kaydıraktan kayarken, salıncakta kendi sırasını beklemek vb.,
· 20 dk. Süresince 2-3 çocukla oynayabilmesi Örneğin:Yağ satarım, elimde sende gibi grup oyunları oynaması vb.,
· Toplum içerisinde sosyal kabul gören davranışlar sergilemesi, Örneğin: Tuvaleti geldiğinde üstünü tuvalette çıkartması, izinsiz başkasını oyuncağını elinden almaması vb.
Bana gelen çocuk danışanımı yukarıda belirttiğim yaş gelişimi özelliklerine göre değerlendirdiğimde, çocuğun bunların çoğunu yapamadığını tespit ettim, anaokulu öğretmeni ile konuştuğumda çocuğun genelde öğretmenin kucağında oturduğunu ve hiçbir etkinliğe katılmadığını öğrendim, çocuk anneanne, babaanne ve ailesi üçgeninde büyüdüğünü öğrendim, hiç kuşkusuz bütün aile bireyleri onu çok seviyor, her ihtiyacı fazlasıyla karşılanmış, çocuk herhangi bir şey talep etmeden ona sunulmuş ve bu süreçte belli ki çocuktan herhangi bir şey istenmemiş görünüyor. Ama çocuğun ailesi fark etmeden çocuklarının psiko – sosyal gelişim alanını sekteye uğratmışlar gibi görünüyor ne dersiniz?
Aklıma şu soru geldi, biz çocuğumuzu yetiştirirken öncelikle hedefimiz mutlu bir birey olması mı? Yoksa sorumluluklarının farkında bir birey olması sorusu geliyor. Birçoğunuz eminim mutlu şeklinde cevap verecektir, bu soru aslında yumurta mı tavuktan tavuk mu yumurtadan çıkar gibi bir soru değil mi? Bu sorunun cevabına benim perspektifimden bir bakalım isterseniz.
Çocuğunuzu tabi ki çok seviyorsunuz ve mutlu olmasını istiyorsunuz.Fakat hedeflerini gerçekleştirebilen bir bireyin karşılaştığı sonuç kendisini başarılı, yeterli ve mutlu hissedecektir.
Bir başka değişle sorumlulukların farkında olan bireylerin ne istediğini, kendisinden beklenilenlerin farkında, neyi nasıl yapacağını bilen, uyumlu ve özgüvenli bireylerdir. Bu bireylerdeki ortak nokta her zaman sağlıklı bir sınır algısına ve becerisine sahip oldukları gözlemlenmektedir.
Ebeveynlerle danışmanlık seanslarım da bu açıdan değerlendirdiğimde yaptıkları sağlıksız davranışların sonuçlarının böyle bir perspektiften ilk etapta tabi ki bakamıyorlar ama zamanla sağlıklı davranışlarla eski davranışlarını değiştirdiklerinde hayretler içerinde oldukları ile ilgili konuşmaları hemen hemen tüm ilerleyen seanslarım da duyuyorum.
Örneğin; 13 yaşında ergen bir çocuk danışanım, seans odasına son derece fevri bir şekilde geldiğini hatırlıyorum “Ben buraya gelmek istemedim, ben deli değilim gibi söylemlerle seans odasında fırtınalar estirmişti, bütün iletişim kanallarını kapatarak seans odasını kontrol etmeye çalışıyordu, çocuğu dinledim, stratejik konuşmalar yaptım.
Çocuğu değerlendirdiğimde çok fazla kontrolcü, dengesiz hatta cezalandırıcı yaklaşımlara maruz kaldığını düşündüm nitekim sonrasında ebeveynlerle yaptığım görüşmelerde bu düşüncelerimi doğrular nitelikteydi.
Aileye yaptığım görüşmede öncelikle çocuğun üzerinde ki bütün baskı ve kontrolleri kaldırmalarını tavsiye ettim. İki hafta sonra anne beni aradı ve çocukları ile ilişkilerinin daha iyi olduğunu, iletişimde olan sevgi dolu yaklaşımların arttığını ve sağlıklı adımların çoğunlukla çocuğundan geldiğini ifade etti. Anneyle yaptığım bu görüşmede en çarpıcı olan konu çocuğun “terapistle yaptığınız bu kısacık sürede terapist sizin hücrelerinizi mi değiştirdi nasıl bu kadar değiştiniz “oldu, anne daha sonra çocuk tekrar gidecek miyiz? Demiş annede gitmek ister misin? Diye sorar, çocuk sessiz kalmış. Tek seansta dahi olumlu gelişmelerin olmasının sebebi birincisi ailenin terapi sürecine güvenmesi ikincisi de ebeveynlerin önerileri yerine getirme konusunda başarılı olmalarıdır. Evet doğru stratejik kararlar bizi doğru sonuçlara ulaştırır.
Yukarıdaki örnekteki ebeveynlerin en büyük kaygısı çocuklarının sorumluluk sahibi bir birey olmasını istemekti. Tabi ki pek çok ebeveynin istediği bu ama bu beceriyi çocuklarına kazandırma hedefleri doğru fakat davranış yöntemleri yanlıştı çünkü bunu fazla sert ve tutarsız olan sağlıksız davranışları ile yapmaya çalışıyorlardı çünkü onlara da öyle davranılmıştı ( bu gerçeği seans sonrasında onlara gönderdiğim okumalar neticesinde fark ettiler),kendilerini çok stresli ve kaygılı hissediyorlardı bunun en önemli sebebi çocuklarını gelişimi için koydukları bu hedefte kendi kişisel hırsları ile karışmış olması. Bir çok kişinin ebeveyn tutumlarında bu vardır ne dersiniz?
Konu bizi şuraya götürüyor sağlıklı sınır koymayı öğrenmek için ebeveynlerin kendilerini tanımaları çok önemli, kendilerinin sorumluluk anlayışı nasıl çok mu mükemmeliyetçi yoksa çok mu esnek? Ya da çok mu yardımsever ve ya da fazla mı, sert ve cezalandırıcı. Ebeveynin kendi sorumluluk anlayışı çözümünde anahtarı sizlerde fark ettiyseniz. Diğer bir söyleyişte ebeveynlerde bu farkındalık ve değişim olmaz ise sorunun çözülmesi zor olabilir. Bu sebepten her seansta çocuk ve aile ile çalışılması çok önemlidir.
Şunu unutmamalıyız! Ebeveynlerin çocuklarına sergiledikleri davranış kalıpları onların yetişkin bir birey olmaya evrilirken karakterini belirleyecek en önemli unsurdur.
Sağlıksız sınırlarla büyütülen çocuklarda olası karşılaşılan sorunlar genelde aşağıdaki şekilde karşımıza çıkabilmektedir.
· Fazla sert ve cezalandırıcı olduğunuzda: İki sonuç olabilir birincisi çocukta sert, cezalandırıcı ve zorba olur ve bu davranışları ilk önce ebeveynlerine karşı uygular sonrada akranlarına karşı uygular yetişkinliğe doğru yaşantısı evrildikçe sevilmeyen mutsuz ve sorumlulukların farkında olmayan bir manipülasyon ustası olabilir. İkinci çocuk modelinde ise sonuç boyun eğici kendisini ifade etmekte güçlük yaşayan içe kapanık bir birey olur. Bu şekilde büyümüş kişilerin yaşamlarının ilerleyen aşamalarında genelde yaşantılarını bir otoriter figür arayışı içeresinde olduklarını ve çok kolay manipüle edildiklerini gözlemlemekteyim dolayısıyla mutsuz bireyler olmaktadırlar.
· Bağımlılık yapıları geliştirebilirler,dürtülerini kontrol etmekte zorlanan sadece hazza odaklı bireyler olabilmektedirler.
· Sorumlulukların farkında olmayan, hedeflerini oluşturma konusunda tutarsız ve özgüvensiz bir yapı sergileyebilirler.
Sağlıklı sınırlar konulmuş çocuklar da nasıl bir gelişme olur?
Öncelikle sınırlarını bilen çocuklar kendilerini güvende hisseder, neyi ne kadar nasıl yapabilecekleri konusunda özgüvenli ve özgür hissederler. Yapabilecekleri ile ilgili düşünen bir yapıya sahip olurlar. Kendi aldıkları sorumlulukları ve sonuçları farkında bireyler olurlar.
Örneğin; ödevlerini vaktinde tamamlamayan bir çocuğa siz ebeveyn olarak baskı yaparak ya da bizzat ödevleri kendiniz yaparak çözmeye çalıştığınız uğraşları düşünün bu davranışlar neticesinde çocuğunuz ödev yapma sorumluluğunun ne kadarının kendi sorumluluğu olduğunu algılayacaktır sizce.
Sağlıklı sınırlar konulmuş çocuklar da genelde böyle bir algı oluşmaz, yaptığı olumsuz davranışlarının sonuçlarını bilir ve bunu olumlu davranış ve bilinç ile değiştirmek için çaba gösterir.
Bırakın çocuğunuz davranışlarının sonuçları ile kendisi karşılaşsın. Davranışlarının sonuçları ile ilgili farkında olmayan çocuğunuzu değerlendirirken şöyle düşünün, çocuğumun önceki gelişim aşamalarında sorumluluk bilinci gelişmesi ile ilgili, ebeveyni olarak yeterince bilinçli davranamadığım için, çocuğum bu şekilde davranmaktadır. Böyle bir yargıya vardığınızda bu bir farkındalık ve değişim ile ilgili arayışların başlangıcıdır.
Ebeveynler Sağlıklı Sınır Koyarken Nelere Dikkat Etmelisiniz? Önerilerim Neler?
· Çocuğunuzun içinde bulunduğu yaş özelliklerini zihinsel, fiziksel ve psiko-sosyal gelişimi ile ilgili yeterliklerini araştırın ve öğrenin.
· Çocuğunuzun davranışları konusunda iyi bir gözlemci olun, evde dışarıda ya da okulda arkadaşlarıyla nasıl bu çok önemli bir gözlem.
· Sakin tutarlı bir şekilde çocuğunuza koyduğunuz sınırları takip edin, takip etmekten kastım, çoğunuza bir kural belirlediğiniz de beklentileri çocuğunuzun yapıp yapmadığı ile ilgili süreci ve sonucu takip etmenizden bahsediyorum.Örneğin; çocuğunuza yemek yedikten sonra televizyon seyredebilirsin dediniz,bunu her koşulda ve her zaman sürdürebiliyor olmanız gerekiyor.
· Sürdürülebilir, uygulanabilir, pratik kurallar koymanız çok önemli.
· Ebeveynlerin ve çocuğun çevresindeki diğer yakınların büyük anneler, büyük babalar gibi belirli bir kural oluşturulduysa herkesin aynı şekilde davranması.Örneğin; çocuğunuzun yemeğini masada yemesi ile ilgili bir kural belirlediyseniz her yerde bu kuralın aynı şekilde uygulanabiliyor olması gerekiyor .
· Çocuğunuza karşı her yönüyle iyi bir model olmak gerekliliğini hiçbir zaman unutulmaması gereken bir kural olduğunu düşünüyorum çocuğunuzun saygılı birisi olmasını mutlaka ki istiyorsunuzdur, öncelikle sizinde çocuğunuza ve çevrenizdeki diğer insanlara karşı bu saygılı tutumu her zaman ve her yerde tutarlı bir şekilde uyguluyorsanız, çocuğunuzda saygılı bir insan olacaktır ya da küfür etmesine kızıyorsanız sizin de bunlara dikkat ediyor olmanız gerekmektedir vb..
· Herhangi bir olumsuz bir şey yaşandığında çocuğunuzdan özür diliyor olmanız başka bir zamanda da o da sizden özür dileyecektir ya da bir arkadaşına yanlışlıkla zarar verdiğinde özür dilemesi gerektiğini bilecektir. Böyle bir bilince sahip bireyler yetişkinlikte de, hatalı davranışlarını görebilir ve bir olumsuzluk oluştuğunda kendisini affettirmek için sağlıklı bir bilince sahip olduğu için özür dileyecektir.
Meral YÜNCÜLER
Uzman Klinik Psikolog / Aile Terapisti