PSİKOTERAPİ ÇEŞİTLERİ

PSİKOTERAPİ ÇEŞİTLERİ

DAVRANIŞ TERAPİSİ

Davranış terapisi, her türlü davranışın aynı ilkeye göre öğrenildiği, sürdürüldüğü ve tekrar unutulabileceği varsayımına dayanmaktadır. Bu çerçevede davranıştan sadece insanın dışarıdan görünebilen etkinlikleri değil, duygu, düşünce ve bedensel süreçler gibi içsel olguları anlaşılmaktadır.

Çevreye uyumlu davranmak çok sayıda öğrenme ve uyum yetisini gerektirir. Çevrenin dayattığı zorunluluklara esnek ve ihtiyaçlarımıza uygun biçimde davranabildiğimizde kendimizi iyi hissederiz. Temel gereksinimlerin karşılanmasında kişinin kendi yeteneği yeterli olmazsa veya dışarıda bunları engelleyen koşullar varsa, insanın kendini iyi hissetmesi engellenir. Bunun sonucunda da ruhsal veya bedensel hastalıklar ortaya çıkabilir.

Psikozlarda veya bipolar bozukluklarda, çevrenin dayattığı zorunluluklara uyum sağlama yeteneğinin – özellikle de sosyal alanda – kalıtsal bir bozukluk (dispozisyon) nedeniyle azaldığı varsayımından hareket edilmektedir. Davranış terapisinin işlevi, tedavi içinde ve dışında öğrenme süreçlerini harekete geçirmektir. Davranış terapisi çerçevesinde hastanın, bugüne kadar mutluluğunun önünde bir engel oluşturan kendi davranışını – çoğu zaman alışkanlığa bağlı olan – değiştirebilecek konuma getirilmesi amaçlanır. Davranış terapisi çerçevesinde uygulanan yöntemler genellikle şunlardır:

• Hastalığın semptomlarıyla daha iyi baş edebilmek gereken becerilerin öğrenilmesi. Örneğin korkunun üstesinden gelmek, depresif şikayetlerin azaltılması, ağrılara etkide bulunmak, uyku kalitesini artırmak, konsantrasyon ve dikkat toplama becerisinin iyileştirilmesi konularında ve daha birçok alanda denenmiş yöntemler vardır.
• Hastanın kendisi veya çevresiyle olan ilişkide sürekli tekrarlanan ve sıkıntı yaratan düşünce süreçlerine etkide bulunmak – örneğin sınavlarda, zor durumlarda – temel amaçlardan biridir.
• Sosyal ilişkileri başarıyla kurma ve yürütme, duygularla uğraşabilme yeterliliğinin kazandırılması. Geride kalmış sıkıntı veren deneyimlerin, güncel bunalımların ve zor yaşam koşullarının üstesinden gelinmesi için destek vermek.
• Yaşamı çok daha olumlu ve tatmin edici biçimde düzenlemenin öğrenilmesi, örneğin »zevk alma alıştırması« yoluyla.

Psikozlarda veya bipolar bozukluklarda şu terapi araçları özellikle yararlı olmaktadır:

• Uygun bir hastalık konseptinin oluşturulması
• İlaçla tedaviyi kabul etmeye teşvik
• Erken uyarı belirtilerini teşhis etmek ve bunlara tepkide bulunmak
• Önleyici önlemler
• Hasta yakınlarının ve referans kişilerin tedavi sürecine dahil edilmesi

Ayakta tedavi çerçevesinde ayrıca hastalığın anlaşılması ve hastalıktan kurtulmak için önem taşıyan kişinin uyumunu ve davranışlarının düzenlenme olanağı da vardır. Hastalığın sonuçlarıyla başa çıkmak da çok önemlidir. Genellikle önemli planlar uygulanamaz ve hedeflere ulaşılamaz, dayanıklılık azalır, kendini algılama gittikçe kötüleşir. Terapi genellikle tek kişilik görüşme biçiminde yürütülür. Bir yıllık terapi süresi ve 25 seanslık uygulama genelde yeterli olur. Psikoterapisel refakatte sağlık kasası tarafından ödenen 50 saatlik uzun süreli terapi olanağından sonuna kadar yararlanılmalıdır. Bölgenizde faaliyet gösteren davranış terapistleri listesini sağlık sigortasına başvurarak alabilirsiniz. Eyalet tabip odalarının da listeleri vardır. Ancak bu listede belirli sorun alanlarına ilişkin uzmanlaşmalar belirtilmemektedir.

Metin: Carsten Hobbje & F.-Michael Sadre Chirazi-Stark’tan uyarlanmıştır Kaynak: Fritz-Michael Sadre Chirazi-Stark, Fritz Bremer, Ingeborg Esterer: Wege aus dem Wahnsinn. Therapien, Begleitung, Selbsthilfe bei psychotischen Erkrankungen. Aktualisierte und erweiterte Neuausgabe, Psychiatrie - Verlag, Bonn 2002, Almanya. (Akıl hastalığından kurtulma yolları: Terapiler, refakat, psikotik hastalıklarda kendi kendine yardım. Güncelleştirilmiş ve genişletilmiş yeni basım. Psychiatrie-Verlag, Bonn 2002, Almanya.)

EMDR: Psikoterapistin çantasındaki sihirli değnek!!.

Özellikle travma tedavisinde Dünya Sağlık Örgütü'nün en etkili bulduğu iki teknikten biri: EMDR (Eye Movement Desensetization and Reprocessing- Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşlemleme)

Biz psikoterapistlerin en çok ihtiyaç duydukları şeylerden biri danışanın sabır ve istikrarla terapi sürecine devam etmesidir. “Taşı delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir” sözü bu durumu çok iyi açıklar. Ve çoğu zaman sihirli değneğimizin olmadığından dem vururuz terapi odasında; bir an evvel sıkıntısından arınmasını arzuladıklarımız için. Çünkü çoğunlukla yanlış anlaşılanın aksine danışanımızın yıllarca bize gelmesi değil, en kısa sürede problemini çözerek süreci tamamlaması bizim için de mesleki bir başarı sayılır. Ancak çoğunlukla kısa süreli terapilerde bu süreç 6-16 seans (yani ideal olarak haftada 1 görüşme ile 1.5-4 ay) sürmekte. Probleme göre bu süre tabii ki kısalıp uzayabilmekte. Yine de çok iyi biliriz ki, on yıllar içinde defalarca kez tekrarlanarak, pekiştirilerek, sinsice gelişmiş bir problem (örn, özgüven eksikliği, sosyal fobi vb.) birkaç seansta ortadan kaldırılamaz. Gelmesi zaman alanın gitmesi de zaman alır özetle. Bu noktada biz terapistler de, daha hızlı çözüme ulaştıran tekniklere dair bitmeyen bir arayış içindeyizdir. Zaten psikoterapi uygulamasının tarihsel gelişimi de gittikçe hızlanan çağımızın ihtiyaçlarına paralel bir gelişim seyri göstermekte. Zaman ilerledikçe yıllarca süren psikanaliz, yerini haftalar ya da aylarce süren diğer terapi modellerine (bilişsel terapi, davranışçı terapi vb.) bırakmıştır.

Travmatik yaşantıların tedavisinde ise neredeyse sihirli değnek etkisi yaratan bir yöntem olarak karşımıza EMDR çıkmaktadır. EMDR travmatik olayların üzerimizde bıraktğı etkileri 1-3 seans gibi kısa bir sürede ortadan kaldırabiliyor. EMDR uygulamasının sonucunda, kişinin travmatik olayı hatırladığı, ancak o olayı hatırladığında oluşan olumsuz duygulardan kurtulduğu görülüyor. Kişinin hem olayı hatırlama hem de anlamlandırma şekli değişiyor.

EMDR'ın ardındaki mekanizma

Bu yöntemin temelinde terapötik bir telkin değil, beynin nörolojik işleyişi yatmakta. Özetle anlatmak gerekirse, travmatik olaylar sırasında beynin bilgiyi işlemleme süreci bozulur ve uyaranlar yeterince işlemlenip beynin ilgili bölümlerine bütüncül şekilde aktarılamaz ve anlamlandırılamaz. Olay sırasında yeterince işlemlenemeyen görüntüler, sesler, duygular ve düşünceler sinir siteminin içine adeta kilitlenebilir. Bu beynin sağ yarımküresinde gerçekleşir. Daha sonra olayı hatırlama esnasında da beynin sağ bölümü yoğun olarak aktiftir ancak olaya ilişkin bütüncül değerlendirme ve analizden sorumlu sol yarımküresinde aktivasyon yoktur (belirsizdir).

EMDR uygulaması esnasında anıya ait nörolojik ağ farklı bilgi ağlarıyla birleştirilir. Bu da olayın hatırlanma niteliğini tamamen değiştirir. Anıdaki bazı boşlukların hatırlanması, bazı olumsuz parçaların gittikçe flulaşırken, diğer olumlu ya da nötr sayılabilecek kısımların netleşmesi ve belirginleşmesi sık alınan geribildirimler arasında. Üstelik bu değişim, terapistin telkin ve yönlendirmeleriyle de ilişkili değildir. Tüm iyileşme ve değişim süreci tamamen kişinin kendi zihninin içinde gerçekleşir. EMDR sonrası anı hatırlandığında, daha önce beynin aktif olmayan bölgelerinin aktive olduğu bilimsel deneylerle de kanıtlanmıştır.

EMDR ın başarı oranı oldukça yüksektir. Prozac ile karşılaştırıldığında EMDR tedavisinin daha etkili olduğu ve EMDR terapisi bittikten sonra tedavi kazanımları devam ederken Prozac alan danışanlarda semptomların tekrarladığını gösteren araştırmalar mevcuttur.

Psikoterapi Çeşitleri

Psikoterapi, psikolojik ve duygusal rahatsızlıkları konuşarak tedavi etme yöntemlerinin genel ismidir. Ayrıca konuşma terapisi, danışmanlık yada psikososyal terapi olarakda bilinir. Bu terapötik konuşma seanslarında, kişinin içinde bulunduğu durumun sebeplerini öğrenerek, sorununu daha iyi anlaması sağlanır. Ayrıca kişi, problem yaratan düşüncelerini ve davranışlarını nasıl belirleyeceğini, nasıl değiştireceğini, ilişkilerini ve tecrübelerini nasıl inceleyeceğini, problemleri ile nasıl başedebileceğini, sorunlara nasıl çözümler üretebileceğini ve yaşam ile ilgili nasıl gerçekçi hedefler belirleyeceğini öğrenir. Psikoterapi ile kişi yaşamından mutlu olmayı ve hayatını kontrol altına almayı öğrenir. Ayrıca psikoterapi kişilere, çaresizlik ve öfkeden doğan çeşitli psikolojik rahatsızlıkların semptomlarının giderilmesi için yardımcı olabilir.
Psikoterapi bir kaç hafta içinde iki üç görüşme olabilecek kadar kısa süreli, yada bir kaç yıl boyunca sürebilecek kadar uzun vadeli olabilir. Bireysel terapi, çiftler terapisi, aile ve grup terapileri uygulanır. Bazen psikoterapi çeşitli tedavi yöntemleri ile karıştırılarak uygulanabilir; örneğin ilaç tedavisi. Bu durumlarda kişiye uygun tedavi yöntemi çeşitli etkenlere bağlı olarak değişir, örneğin: Psikolojik rahatsızlığın tipi, ne kadar süre devam ettiği, diğer tıbbi sorunlar, geçmişteki tedaviler, kişisel tercihler ve ücret.
Pek çok psikoterapi yöntemleri mevcuttur, en önemlileri aşağıda listelenmiştir:

1. Davranış Terapisi
Davranış terapisi sağlıksız ve istenmeyen davranışlar üzerine yoğunlaşır ve genelde ödüllendirme, olumlu davranışları pekiştirme ve olumsuz davranışları elemine etme sistemleri kullanılır. Elemine etme işlemi, rahatsızlık, korku yada sıkıntı yaratan bir olayı kişiye göstermek ve bu olaya bağlı olarak ortaya çıkan tepkileri ortadan kaldırmaktır. Örneğin kişi mikroplardan korkuyorsa ve sürekli olarak ellerini yıkıyorsa, davranış terapisi kişiyi çeşitli yöntemlerle eğiterek ellerini aşırı derecede yıkamasına gerek olmadığını öğretir. Bu terapi şeklinde kişinin günlük hayatta yaşamış olduğu diğer sorunlar, aile ilişkileri, geçmişte yaşanılanlar yada diğer çevresel etkenler dikkate alınmaz, sadece davranış bozukluğuna yoğunlaşılır ve bunun düzeltilmesi için çaba sarfedilir. En başarılı olduğu hastalık:

1. Obsesif-Kompulsif bozukluk
2. Kognitif (Bilişsel) Terapi
Bu terapi şekli, problemli duygu ve davranışlara yol açan bozuk düşünce kalıplarını tesbit etmek ve düzeltmek için çalışır. Hayattaki tecrübelerin nasıl yorumlandığının, kişinin duygularını ve davranışlarını o yönde değiştireceğine inanır. Örneğin kişi depresyonda ise, yaşamını ve kendisini negatif bir açıdan görme eğilimindedir ve bu kişinin depresyonunu arttırır. Davranış terapisinde olduğu gibi, Kognitif terapide de bilinçaltında yada geçmişte yaşanmış eski çatışmalar yerine kişinin şimdiki zamanda olan problemlerine ve semptomlarına yoğunlaşılır. Fakat Davranış Terapisinden farklı olarak, günlük hayatta yaşanılan tecrübeler sorunun parçası olarak görülür ve terapinin önemli bir parçasıdır. En başarılı olduğu hastalık:

1. Depresyon
3. Bilişsel-Davranış Terapi
Bu terapi tipi, sağlıksız, negatif inanç ve davranışları tesbit etmek ve sağlıklı, pozitif inanç ve davranışlarla değiştirmek için hem Kognitif hemde Davranış terapilerinin bir birleşiminden oluşur. Kişilerin kendi düşüncelerinin (başka insanların düşünceleri yada çevresel koşullar değil) nasıl yaşamaları gerektiğini belirlediğine inanırlar. İstenmeyen ortam ve çevre koşulları değişmese bile, kişinin olaya bakış açısını ve davranışlarını değiştirebileceğine ve daha pozitif bir yaklaşım geliştirebileceğine inanırlar.

4. Dışavurumcu Sanat Terapisi
Bu terapi şekli duygu ve düşüncelerini ifade etmekte zorlanan insanların yaratıcı yöntemler kullanarak bu sorunu aşmalarını hedefler. Sanat Terapisi kişinin kendine olan güvenini arttırmasını, travmatik tecrübeler ve semptomlarla baş etmesini ve pozitif değişimlerin gelişmesini sağlayabilir. Bu terapi sanat, dans, hareket, tiyatro, müzik ve şiir gibi değişik sanatsal aktiviteleri kapsar.

5. Diyalektik Davranış Terapisi
Bilişsel-Davranış Terapisinin değişik bir biçimi olan bu terapi çeşidinin amacı, stres ile mücadele edebilmesi, duygularını sakinleştirebilmesi ve başkaları ile olan ilişkilerini geliştirebilmesi için kişileri eğitmektir. Bu terapi özellikle intihar eğilimi olan Borderline Kişilik Bozukluğuna sahip kişiler için ortaya çıkmıştır. Fakat Yeme Bozukluğu yada Madde Bağımlılığı gibi sorunları olan hastalara da başarı ile uygulanmaktadır.
Diyalektik Davranış Terapisi, filozofide diyalektik olarak bahsedilen bir olaydan gelmektedir; Bir birine zıt gibi görünen iki kavramın yada fikrin karşılıklı uygulanması sonucunda dengeli bir çözüm bulmak için çalışılması. Örneğin kişi kendini olduğu gibi kabul etmesi gerektiğini öğrenir ama bunu başarabilmek için aynı zamanda düşüncelerinde ve davranışlarında değişiklikler yapar. En başarılı olduğu hastalık:

1. Borderline Kişilik Bozukluğu
2. Yeme Bozukluğu
3. Madde Bağımlılığı
6. Sistematik Desensitizasyon Terapi
Davranış terapisinin bir çeşidi olan bu terapi tipi, kişiyi korktuğu yada rahatsız olduğu bir olay ile özellikle yüzleştirmeye çalışır. Bu terapi yöntemi genelde Obsesif-kompulsif kişilik bozukluğu olan kişiler yada Travma sonrası stres problemi olanlar için faydalıdır. Hastalar, kontrol altında tutulan koşullar içinde, obsesif duyguları canlandıran yada travmatik tepkileri yaratan olaylarla, cisimlerle yada varlıklarla yüzleştirilirler.
En başarılı olduğu hastalık:

1. Obsesif-kompulsif kişilik bozukluğu
2. Travma sonrası stres problemi
7. Bireylerarası Terapi
Bu yöntem, kişinin başka insanlar ile olan ilişkilerine yoğunlaşır. Terapinin amacı kişinin ilişki kurmaktaki yeteneklerini geliştirmektir (aile, arkadaşlar ve iş arkadaşları ile iletişim yetenekleri). Bu terapi ile kişi başkaları ile olan iletişimini nasıl değerlendirmesi gerektiğini ve ilişkilerde yaşadığı problemleri aşmak için ne tür stratejiler geliştirmesi gerektiğini öğrenir.

8. Oyun Terapisi
Bu terapi yöntemi gelişim döneminde olan küçük yaştaki çocuklar için tasarlanmıştır. Oyuncaklarla oynamak, resim yapmak ve diğer aktiviteler ile uğraşmak gibi pek çok farklı tekniği kullanır. Bu teknikler özellikle duygu ve düşüncelerini sözcüklerle ifade edemeyen çocukların kendilerini çok daha rahat ve kolayca ifade edebilmelerini sağlar.

9. Psikoanaliz
Bu terapi yönteminde, şimdiki zamanda yaşanan duygu ve davranışları açıklamak için kişinin geçmişte yaşadığı anıları, olayları ve duyguları incelenir. Çocukluk olaylarının ve biyolojik dürtülerin, insanın davranışını ve düşüncelerini etkileyen ve kontrol eden bilinçaltı mekanizmasını oluşturduğuna inanırlar. Bu terapi türünde, bilinçaltı dürtüleri incelenerek, kişinin yaşamını geliştirecek değişimleri yapması için çaba sarfedilir. Rüya analizi ve özgür çağrışım (akla ne gelirse özgürce konuşmak) gibi teknikler ile bilinçaltına ulaşmaya çalışılır.
Psikoanaliz uzun dönemli ve yoğun bir terapi şeklidir. Bazen bir kaç yıl boyunca haftada bir kaç seansı içerebilir. Psikoanaliz Sigmund Freud tarafından bulunmuştur. Geleneksel olarak hasta bir kanepeye yatırılır ve terapist görüş alanı dışında oturarak, hastanın etkilenmeden rahatça konuşabilmesini sağlamaya çalışır.

10. Psikodinamik Psikoterapi
Bu terapi şekli psikoanalizin teorileri üzerine kurulmuştur. Kişinin bilinçaltındaki duygu ve davranışlarını, arzu ve isteklerinin nereden kaynaklandığını ve içinde yaşadığı çatışmaların çözümünü bilinçli hale getirebilmek için uğraşır. Günümüzde en yaygın olarak uygulanan terapi şekillerinden birisidir. Psikoanalizden daha az yoğundur. Genelde terapist ile yüz yüze konuşarak uygulanır. Ayrıca daha geniş aralıklar ile uygulanır (genelde haftada bir defa) ve daha kısa sürede bitirilir (genelde bir yıl yada daha kısa).
Psikodinamik Psikoterapi pek çok değişik terapi tekniğini kullanır, örneğin; kişinin geçmişini incelemek, kişiyi inançları ve davranışları ile yüzleştirmek, destek vermek ve kişinin duygu ve düşüncelerini yorumlamak gibi. Bu işlem ile kişi duyguları, düşünceleri, semptomları yada davranışları ile bilinçaltındaki dürtüleri arasında bir bağlantı kurar. Böylece bu yeni anlayış ile, kişi istemediği davranışlarını ve düşüncelerini değiştirebilir.
Özellikle başlangıçta terapi rahatsız edici ve ürkütücü gelebilir. Fakat bir kaç hafta içinde semptomlarda azalma görülmeye başlanır. Kişinin stresi azalır, karar verme yetenekleri gelişir, ilişkilerinde iyileşmeler başlar ve sorunlar ile daha iyi bir şekilde baş etmeye başlar. Eğer bu gelişmeler görülmüyor ise doktorunuz ile konuşun, belkide sizin için daha uygun bir terapi yöntemi gerekli olabilir.

Terapi yöntemi kişiye özel olarak belirlenmelidir. Eğer sonuçlar istediğiniz gibi değilse yada doğru olmadığını hissediyorsanız, ikinci bir terapistten fikir alın. Terapi herkese uyan tek bir tedaviden oluşmaz. Yukarıda bahsedilen pek çok terapi çeşidinden bir yada birden fazlası birleştirilerek size uygun bir tedavi yöntemi bulunması için çaba sarfedin.