Tüp Bebek Tedavisinde Psikolojik Destek Ve Müdahaleler
Kısırlık tedavisi gören çiftlerin çoğu, çocuk sahibi olmak amacıyla görülen tedaviyi hem fiziksel, hem de duygusal açıdan büyük özveri gerektiren bir yaşam olayı olarak tanımlar.
Çiftlerin olası psikolojik ihtiyaç ve beklentilerini ifade edebilecekleri uygun bir ortamın yaratılması, tedavinin bütünselliği ve etkinliği açısından yararlıdır.
Çocuk sahibi olma ile ilgili yaşanan problemler çifte özel bir konu olmasına rağmen, toplumsal beklentilerin konuyla ilgili kararların alınmasında belirleyici bir etken olduğu görülür.
Çiftler, bu dönemde yaşadıklarını yakın çevresiyle paylaşmak konusunda çekimser kalabilir. Tedavi döneminde birçok test ve tetkikle ilgili kararların alınması, olayın maddi boyutu, çocuk sahibi olmakla ilgili belirsizlik, çevresel etmenler, çiftlerin ruhsal açıdan duyarlı hale gelmelerine neden olabilir.
Umut ile umutsuzluk arasındaki çizgide beklentilerin tutulması ve bu beklentilerin alınan tetkik sonuçlarına göre kolayca değişebilir olması, endişe, korku, kızgınlık, mutluluk ve neşe gibi çok çeşitli duyguların yaşanmasına neden olduğu görülür.
Tedavi Sürecinin Psikolojik Etkileri Nelerdir?
Bireyin kişilik yapısı, hayata bakış tarzı, kısırlık probleminin bireyin nasıl algıladığı, özellikle çocuk sahibi olmanın anlamı tedavi sürecinin genel duygu durum üzerindeki etkisini belirler.
Bunun yanında, aile yapısı, eşle olan ilişkiler ve sosyal ortam konuyla ilgili çevresel etmenlerde tedavi sürecini etkiler.
Psikolojik etkilerin yapısını belirleyen önemli etmenlerden biri de fiziksel açıdan çocuk sahibi olamama nedenleri ortaya konduktan sonra eşlerden birinin kendini “problem” kaynağı olarak görmesiyle ilgilidir.
Kısırlığın genel tanımına bağlı olarak stres, kronik olarak yaşanabileceği gibi, tedavi sırasında uygulamalara ve test sonuçlarına bağlı kısa dönemli stres de yaşanabilir.
Özellikle, tedavinin birden çok tekrarlandığı çiftlerde stres oranlarının daha yüksek olduğu saptanmıştır.
Kısırlığın anlamının yaşanan başarısız denemelerle kuvvetlenmesiyle, çiftlerin iç dünyasında kayıp, yas duygusuna dönüştüğü görülmektedir.
Karşılıklı yaşanan bu duyguların eşler arasında paylaşılamaması da zamanla eşlerin kendi içerisinde yaşadıkları kızgınlık, endişe, korku ya da kırgınlıklarla baş başa kalmaktadırlar.
Tedavi döneminde, fiziksel müdahaleler ve tetkikler sırasında bireyleri en önemli etkileyen konulardan biri de “beklemek” ve bu sürecin getirdiği “belirsizlik” duygusudur. Beklemek ve belirsizlik; içinde umudu barındırdığı gibi umutsuzluğu da barındırır.
Her alınan başarılı sonuç, çocuk sahibi olmakla ilgili olumlu bir ışığın yanmasına neden olurken, olumsuz bir test sonucu birey üzerinde tam tersi bir etki yaratabilmektedir.
Özellikle, bekleme sürecinde psikolojik destek sağlanması bu dönemin daha rahat geçirilmesine katkıda bulunur.
Çiftlerin Psikolojilerini Etkileyen Faktörler Nelerdir?
1) İnfertilite (kısırlık) süresi,
2) İnfertilite (kısırlık) nedeni,
3) Tedavi süresi,
4) Başarısız tedavi denemeleri,
5) Tedavi Sürecinde eşlerin birbirleriyle etkileşimleri ve iletişim sorunları,
6) Tedavi Sürecinde aile ve çevre baskısı,
7) Tedavi Sürecinde sağlık personeliyle etkileşimler ve iletişim sorunları,
İnfertilitenin (kısırlığın) psikolojik yönü nedir?
Bireysel ve Çift görüşmelerinde : “İşlemediğim bir suçtan dolayı cezalandırılıyormuşum gibi bir şey”, “İstemeyen binlerce kişinin çocuğu olduğu halde ben neden bu kadar şanssızım.” “Sanki yaşamımın bazı alanları donmuş gibi, peki ben bunu hak edecek ne yaptım?” . “Eğer kendi çocuğumu doğuramazsam eşim beni terk eder mi?” gibi bu şekle olumsuz duygu ve düşüncelere sahip oldukları gözlemlenmiştir.
Üreme bir insanın yaşamındaki en önemli ve en temel ihtiyaçlardan birisidir. İnfertilite (kısırlık), ülkemizde olduğu gibi aile bağları güçlü olan toplumlarda yalnızca çifti değil onlarla beraber pek çok kişiyi etkileyen bir krizdir.
İnfertil tanısı almak hem şok, inkar, kayıp hissi, suçluluk, depresyon, izolasyon veya içe çekilme, hayatın anlamının yitirilmesi gibi bireysel psikolojik sorunlara; hem de çift olarak cinsellik ve evlilikle ilgili sorunlara yol açmaktadır.
Bu nedenle infertilite sadece jinekolojik bir sorun değil, psiko-sosyal bir sorun olarak görülmedir.
Öncelikle çiftler için çocuk sahibi olmamayı kabullenmek zor gelir ve tanıyı yadsırlar. Daha sonra yaşanan duygu ise öfkedir.
Kendilerine, diğer eşe, çocuklu çiftlere karşı öfke duyabilir. İnfertilite ile mücadeleye devam eden çift suçluluk yaşamaya başlar.
Özellikle infertil tanısı konmuş bireyde suçluluk daha da fazladır. İnfertil birey eş tarafından terk edilmeye dair anksiyete (kaygı) yaşayabilir.
Kendini değersiz hissetme, pek çok şeye karşı ilgi kaybı ön plana çıkabilir. Birçok kişinin çaba harcamadan yaşadığını, kendisinin asla yaşayamayacağını düşünür.
Çiftler haksızlığa uğradıkları hissine kapılabilirler.
Bazı çiftler uzun yıllar gebe kalma çabalarını sürdürürken, bazıları bu süreçten vazgeçerek sorunu kadere bırakır.
Tedavi sürecinin uzunluğu ve sonucunun belirsizliği çiftlerin duygusal açıdan zor bir dönem geçirmelerine neden olmaktadır.
Kişi infertil tanısı aldıktan sonra yaşamlarının tüm alanlarını ihmal ederek bu tedavi üzerine yoğunlaşır.
Aile ve arkadaşlarla olan ilişkilerden uzaklaşılabilir, iletişim kurmada zorluklar ortaya çıkabilir.
Kişi “hiçbir zaman çocuk sahibi olamayacağım” gibi olumsuz duygulara kapılabilir. İnfertil çiftlerin olumsuz duygusal tepkileri, yaşama sevincini azaltmakta, başkalarıyla ve eşleriyle olan ilişkilerini etkilemekte ve sahip oldukları sağlık sorununun yükünü daha da ağırlaştırmaktadır
İnfertilitenin (kısırlığın) erkek ve kadın üzerinde yarattığı etki aynı mı?
Araştırmalar infertilite (kısırlık) sorununun çiftler arasında farklı duygusal tepkilere neden olduğu doğrultusundadır.
İnfertilite çiftin problemi olduğu halde kadın ve erkek farklı duygusal tepkiler gösterebilirler.
Yapılan karşılaştırılmalı çalışmalarda erkeklerde daha az sıklıkta klinik depresyon ve anksiyete (kaygı) olduğu görülmüştür.
Kadınlarda daha fazla psikolojik problem ortaya çıkması tıbbi testlere daha fazla maruz kalmaları ve tedavi amacıyla aldıkları hormonların da birtakım psikolojik değişiklikler oluşturmasıyla açıklanmaktadır.
Kadın ve erkeklerde başa çıkma mekanizmaları arasında da farklılıklar mevcuttur. Kadınlar duygularını paylaşabilecekleri gruplara katılırken, konuyla ilgili araştırma, daha fazla okuma eğiliminde olurken, erkekler kişisel şeyler hakkında konuşmazlar ve emosyonel (duygusal) sıkıntılarını kendilerine saklarlar.
Kadınlar infertiliteyi daha çok kişiselleştirirken kayıp duygusu yaşamakta ve özgüvenlerinde azalma meydana gelmektedir.
İnfertilitenin (kısırlığın) tanı ve tedavi sürecinde psikolojik desteğe ihtiyaç duyulup duyulmadığı nasıl anlaşır?
İnfertilite tanısı ve tedavi sürecindeki tüm bu zorluklar başlangıçtaki olumsuz duygulanımlardan öte zamanla depresyon, anksiyete (kaygı) bozuklukları gibi psikiyatrik tabloların gelişmesine de neden olabilmektedir.
Tedavinin süresi, tedavi şekli, kişilik özellikleri, uyum süreçleri, destek sistemleri gibi faktörler infertiliteye ait psikolojik tepkilerin gelişmesine katkıda bulunmaktadır.
Kişinin psikolojik durumunun etkisi tedavi başarısında önemlidir.
İnfertilite tedavi sürecindeki çiftlerin psikolojik destek alma konusunda bilinçli olması ve tedavinin 1.Aşaması olan tedaviye karar verme,2. Aşama aşılamanın gerçekleştiği bekleyiş aşaması ,3. Aşama aşılamanın gerçekleştiği ya da gerçekleşmediği aşama , 4.Aşama gebelik süreçlerinin belirli dönemlerinde psikolojik destek uzmanlarıyla iletişimde bulunmaları gerekmektedir.
İnterfilite Tedavisi Gören Bireylerin Psikolojik Durumu
Kısırlık tedavisi gören her çiftin tedavi döneminde duygusal açıdan kendini iyi ya da kötü hissettiği zamanlar olabilir.
İnterfilite tedavisinde özellikle kadınlar yaşam kontrollerini kaybetme hissine kapılırlar .
Aşağıdaki süreçlerden birini ya da birkaçını yaşanıyorsa mutlaka Psikolojik Destek Alınmalıdır:
* Sosyal aktivitelerden uzaklaşma,
* Enerji ve motivasyon eksikliği,
* Yaşama karşı ilgisizlik, keyif alamama ve umutsuzluk,
* Konsantre olmakta güçlük, dikkatin dağılması,
* Kendini, olayları ve ilişkileri negatif değerlendirme,
* Sık ağlama ve umutsuzluk,
* Öfke ve kızgınlık duyguları,
* Suçluluk ve değersizlik duyguları,
* İştahın artması veya azalması, aşırı kilo alma veya verme,
* Uyku düzeninin değişmesi, uykuya dalmakta güçlük, sık/erken uyanma, normale göre çok uyuma,
* Yorgun, huzursuz ve aşırı kaygılı olma,
* Alkol veya ilaç kullanmaya başlama veya bu maddelerin tüketimini arttırma,
* Tedavinin başarısı konusuna aşırı yoğunlaşma ve bu konularda aşırı endişeli olma,
* Günlük işlere yönelik ilgisizlik, isteksizlik,
* Kısırlık dışında herhangi bir durumla ilgili düşünememek,
* Eşler arasında iletişimin minimum düzeye inmesi,
Çiftlerdeki psikolojik desteğin faydaları nelerdir?
Yapılan araştırmalarda tüp bebek tedavisi sırasında psikolojik destek almış olan çiftlerle, tedavi sırasında psikolojik destek almamış olan çiftlerin karşılaştırılması, oldukça ilginç ve faydalı sonuçlara ulaşılmasını sağlamıştır.
Bu araştırmalar tüp bebek tedavisi sırasında alınan psikolojik desteğin çok olumlu sonuçlara neden olduğunu belirlemiştir. Bunun etkileri ise;
* Eşlerin birbirleri ile duygularını ve kaygılarını paylaşması ile iletişim düzeyleri en üst seviyeye çıkartılır. (birçok çift bunun ilişkiyi güçlendirdiğini fark eder).
* Psikolojik destek ve tedavi, çocuk sahibi olmakla ilgili eşler arasında yaşanan problemlerin çözümünde, özellikle, tedavinin dönüm noktası olan kararların alınması sırasında ihtiyaç ve beklentilerin ortaya konmasında yardımcı olur.
* Bireyin çevresinden gelecek tepkilere en duyarlı olduğu ve dikkatinin çocuk sahibi olmaya yoğunlaştığı bu dönemde yakın çevre ile etkileşimi önem kazanmaktadır. Bu dönemde sadece eşler arasında iletişim değil, yakın çevre ile sağlıklı iletişimin sağlanması hedefler arasında yer almaktadır
* Tedavi döneminde alınan profesyonel yardım, uygulanan işlemlerin yaratacağı psikolojik ve fizyolojik değişimlerle başa çıkılmasında çiftlere destekleyici bir ortam sunar
* Süreç içerisinde alınan kararların kişinin iç dünyasında yaratacağı etkinin ortaya konmasını ve tedaviye uyumun arttırılmasını hedefler.
* Depresyon ve anksiyete dönemlerinin ortaya çıkabileceğine hazırlıklı olmak.
* Stresli aktivitelerden; aşırı alkol ve sigaradan uzak durmak.
* Tedavide fiziksel ve duygusal değişimlerle başa çıkmayı öğrenebilmesine
* Çiftlerin tedaviye uyum sağlamasını destekler,
* Yaşam kalitelerinin, becerilerinin artmasını sağlar,
* Eşler arası iletişimin güçlendirmesine veya var olan sorunların çözülmesine katkı sağlar,
* Çiftlerin kendileri ile ilgili inandıklar olumsuz düşünce ve yargılardan kurtulmalarını sağlar (değersizlik, yetersizlik, başarısızlık gibi olumsuz inanışlar).
* Yapılan araştırmalarda; Tedavi sırasında verilen psikolojik desteğin tedaviyi olumlu etkilemesiyle, kadının gebe kalma oranında artış meydana getirmiştir.
* Yapılan araştırmalarda; Tedavi sonucunda elde edilen gebeliklerde canlı doğum oranların artış göstermiştir,
* Tedavi sırasında çiftlerdeki depresyon ve anksiyetenin azalmasını sağlar,
* Tedavi sırasında oluşan stresin büyük oranda yok edilmesi sağlar,
Psikolojik Destek Yöntemleri Nelerdir?
Kısırlık sorununun ortaya çıkardığı diğer sorunların çözülmesi ve tüp bebek tedavisinde yaşanan stres ve kaygıyla baş edilmesi için, çiftler hem bireysel olarak, hem de toplu olarak psikolojik destek alabilir.
Bu şekilde danışmanlık alan eşlerin aralarındaki uyum artmakta ve alınan kararlarda birlikte çözüm üretme olanağı sağlanmaktadır.
Bu danışmanlık eşlerin çift olarak hareket etmesini daha kolay hale getirmektedir.
Çift danışmanlığının yanı sıra çiftlerin bireysel destek alması kişinin kendi kararıdır. Bu şekilde alınan bireysel terapilerde büyük fayda sağlamaktadır.
Psikolojik Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
• Bireysel psikoterapi ve destek
Kişinin kendine ait bir ortama yoğun bir şekilde ihtiyaç duyduğu durumlarda bireysel psikoterapi, duygu ve düşüncelerin -özellikle “istenmeyen, paylaşılamayan” duygu ve düşüncelerin paylaşabileceği uygun bir ortam yaratır. Problemlerin çözümünden çok, nasıl başa çıkılabileceği konusunda destek sağlar.
• Çiftlere Psikoterapi Ve Destek
Tüp bebek tedavisi gören pek çok çift tedavi öncesi ve sonrasında psikolojik desteğe ihtiyaç duyar. Öncelikle tüp bebeğe karar verme aşamasından başlayarak bu yardım devreye girmelidir.
Örneğin; Eşlerden biri karar verdi de diğeri bu konuda kararsız veya çift bu konuda doktorları ile konuştu. Bu konuyu ailelerine nasıl açacaklar? Aile nasıl bir tepki verecek? Tüm bu konuların sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesi önemlidir.
Bazı aileler bu durumla ilgili kendilerini de suçlayabilirler. Bazen de eşlerden bu zorluğu yaşayan kişi kendini yetersiz ve aşırı sorumlu hissedebilir. Bu durum ilişkiyi bozabilir.
Eşlerden bu durumdan sorumlu olanı, evlilik ilişkilerinde aşırı fedakârca davranarak evliliklerini zora sokabilir. Eşler arası iktidar çatışmaları ortaya çıkabilir.
Karar verildikten sonraki aşamada tedavi şekli çiftleri zorlayabilir. Tedavinin olumsuzlukla sonuçlanması halinde çiftler üzülürler.
Bazen de umutsuzluğa kapılarak gerginleşirler ve bütün bunların sonucunda birbirlerini olumsuz yönde etkileyebilir ve birbirlerine olumsuz davranabilirler. Hatta birbirlerini suçlayabilirler.
Tedavi döneminde çiftlerin fiziksel açıdan hazırlanması kadar ruhsal açıdan da tedaviye hazırlanmaları önemlidir.
Tüp bebek tedavisinde geçirilen sürecin tamamı başta anne ve baba adaylarının geçtiği zorlu ve sıkıntılı bir dönemdir.
Bu süreçte baba adaylarının eşlerine vereceği manevi destekte oldukça önemlidir. Anne adayının stres seviyesinin yükselmesi, gebe kalma oranını olumsuz şekilde etkilemektedir.
Bu durumda anne adayı kendisini daha umutsuz hisseder. Eşlerin birbirine destek olması ve profesyonel olarak psikolojik destek alması eşlerin bireysel ve çift olarak zorlu yaşam olayını güçlü bir şekilde atlatarak tedavi sürecinin başarılı geçmesi sağlanacaktır.
• Grup psikoterapi ve destek
Çiftlerin çocuk sahibi olamamakla ilgili duygu ve düşünceleri ile tedavi döneminde yaşadıklarını paylaşabilecekleri güvenli bir ortam yaratır.
Grubun yaratacağı destek, aynı zamanda çevrenin yaratacağı baskıyla başa çıkma yöntemlerinin paylaşılması, duygusal ve fiziksel açıdan bireyi zorlayan bu dönemde yalnız olmadığı duygusunu vermeyi hedefler.
Sonuç:
Klinik gözlemlerimiz ve yapılan araştırma sonuçlarına dayanarak infertilitede Psikososyal müdahalelerin uygulanması bireylerin psikolojik sağlıkları üzerinde olumlu etkilerinin olduğu görülmektedir.
İnfertilitede psikolojik sorunların yaygınlığı göz önüne alındığında infertil bireylerin yaşadıkları psikolojik sorunların en aza indirilmesinin hem bireylerin psikolojik açıdan daha sağlıklı olmalarını sağlayacağı hem de stres düzeyinin kontrol altına alınmasıyla birlikte muhtemel doğum oranlarını artıracağı, yani tedavinin başarıyla sonlanabileceği söylenebilir.
Doğumla sonuçlanabilecek olası gebelikler için psikolojik yönden de sağlıklı ebeveynlerin toplumda var olabilmesine yardımcı olacağı düşünülmektedir.
Meral YÜNCÜLER
Psikolojik Danışman / Aile Terapisti
Web: www.yetkinaile.net , www.akademiyetkin.net
İrtibat No : 0232 370 72 62 / 0 533 161 33 47
Mail adresi: info@yetkinaile.net / info@akademiyetkin.net